Öylesine büyük gerçeklere uyanıyorum ki bu sıralar, hayatı ilgiyle izlerken buluyorum kendimi. Tüm olanlar niye olmuş, Corona virüsü nasıl çıkmış, kim yapmış polemiklerine girebiliriz. Ve fakat tek bildiğim bir şey varsa, bazı kişiler, olaylar ve bazen de ne yazık ki pandemikler, bizlerin daha büyük bir resme uyanmamız için vesile oluyor. Bu dünyada yaşayan insanlar olarak hepimizin geçmesi gereken bir sürecin içinden geçiyoruz. Gönül isterdi ki bu böylesine güçlü olmasın. Ve fakat bizler, belki de, evrenin istediği gelişimin çok gerisinde kaldık. Ne yazık ki bu süreç de yaşamın bizlere gelişimimiz için sunduğu bir süreç olarak tezahür ediyor.

Dünyada görmek istediğimiz gelişimin kendi bireysel tercihlerimiz ve alışkanlıklarımız neticesinde gerçekleşebileceği gerçeği gün gibi ortada. Yaşadığımız dönem bizlere birey olarak bütünde ne kadar etkili olduğumuzu gösteriyor. Hepimiz dünya vatandaşları olarak birbirimize bağlıyız. Daha da ötesi, doğa ile, evren ile frekanslarımız neticesinde iletişim halindeyiz. Yaşamda gördüğümüz her şey, yaşadığımız her şey kolektif frekansımız neticesinde yaşam buluyor. Yaşananlar yaşanması gerekenler oluyor ve bugün içinden geçtiğimiz dönem hepimizin eseri ve hepimizin dersi haline geliyor.

İlk defa bir dünya üzerinden yaşayan insanlar olduğumuz gerçeğine uyanıyoruz. Pandemik yaş, ırk, cins, din, lakap, maddi güç ayırtmaksızın hepimize dokunabilme riski ile yayılıyor. Hepimize kalbi atan, damarında kan akan ve bu eşsiz gezegen üzerinde yaşayan insanlar olduğumuzu anımsatıyor.
Hepimiz biriz. Bir olduğumuza dair inancımızı derinleştirdiğimiz bu süreçten çıktığımızda, ki çıkarız, hepimizi bekleyen büyük bir görev olduğu hissindeyim. Yeniden, yenide, yeni dünyayı tasarlama, keşke dediğimiz, ütopik bulduğumuz bir varoluş sistemini tasarlama ve hayata geçirme sürecine giriyoruz. Bu süreçte hepimizin kendi içimize dalıp bir üst versiyonumuz olarak çıkmamız kaçınılmaz ve zaruri.

Joint Idea olarak tasarlamakta olduğumuz eğitim programımız
Life Works Labs bu gerçeğe hazırlığı #exponentialhumanity, üstel insanlık kavramı altında çeşitlendiriyor. Üstel insanlık kavramı, bizleri makinelerden ve teknolojiden ayıran ve belki de içinde bulunduğumuz süreçte bizlere hizmet edecek üç önemli insani özelliğimizi ele alıyor; bilinç, yaratıcılık ve bağlantı.

Bilinç - Kendimize ayırmak durumunda kaldığımız bu dönem bireysel farkındalığımızı, öz şefkati ve özeni icra edeceğimiz bir dönem olsun. Temizlenelim, arınalım. Kendimize bakalım. Fiziksel hijyenimizin ötesinde, bağışıklık sistemimizi sağlıklı tutmak adına düşüncelerimize, gıdamıza, sözlerimize - kısacası frekansımıza da özen gösterelim. Kurban psikolojisinden arınmak üzere düşüncelerimizi, sözlerimizi, okuduklarımızı, yaptıklarımızı, görüşmekte olduğumuz kişileri özenle ve sevgiyle seçelim. Gözlemci edası ile hayatı izleyip kendimize dair açılımlara kucak açalım, gelişelim, büyüyelim, bir üst bilinç seviyesine kapı arayalım. Mümkünse daha çok meditasyon, bedensel aktivite, yoga yapmaya özen gösterelim. Birazcık da olsa susturalım o panik ve endişeye düşmeye meyilli zihinlerimizi ve yaşama güvenen, geleni erdemle anlamlandıran ve kaldıran bir bakış açısı ile iç sesimizi yaşama geçirelim. Kabımıza sığmayıp taşalım bu sürecin sonunda, kendimizi, tercihlerimizi, algımızı yeniden tasarlayalım.

Yaratıcılık - Daha çok evlerimizde geçireceğimiz bu dönemde, içimizdeki meraklı, deneyimsel çocuğu uyandıralım. Hobilerimize dalalım, şayet yoksa eğer deneyime ve başarısızlığa açık olalım. Yeni yemekler yapalım, evin içindeki havayı değiştirmek için bahar temizliği yapalım, yeni sohbetler açalım, bitkilerimize bakalım, birbirimizin gözlerine bakalım ve duymaya özen gösterelim. Yeni gözlerle bakalım yaşama ve değiştirmek istediğimiz şeylere. Bizlerin değer katacağı bilinci ile işlerimize ve üretimine dahil olduğumuz süreçlere ve içeriklere tekrar bu taze gözlerle bakalım. Bütüne hizmet etmeyen, doğaya şefkatli davranmayan modelleri ve sistemleri nasıl dönüştürebiliriz ona odaklanalım. Yenilikçi, yaratıcı fikirlerle dönelim yaşama. Üretken olalım.

Bağlantı - Kalpten bağlanalım yaşama ve bugünkü sosyal kabilemize, dostlarımıza, ailemize. Sevdiklerimize onları sevdiğimizi söyleyelim. Dokunup sarılamıyorsak da sözlerimizle, gözlerimizle sarılalım onlara. Şefkatle onurlandıralım. Kendimizle bağlantıda olalım, gözlemleyelim tepkilerimizi, sözlerimizi. Bırakalım sözlerimiz gönülden sözlensin, zihinden söylenmesin.

Bizler Joint Idea ve Love Mafia olarak bu dönmede sizlere daha yakın olabilmek adına yenilikler tasarlıyoruz. Niyetimizi, sunmak istediklerimizi yeniden yenide gözden geçiriyoruz. Birlik içinde bütüne hizmet niyetiyle hikayemizi derinleştiriyoruz. Sizlerle tekrar kavuşacağımız günleri ümitle bekliyoruz.

İnsani iletişimimizin ve fiziksel bağlantımızın önemini ve değerini bilen varlıklar olarak, bu dönemde birbirimizden uzak kalmanın yaşam kalitemizi de etkileyebileceğini hissediyoruz. Yaratanın yaratım gücüne sahip insanlar olarak bu dönemde yepyeni bir araya gelme sistemleri tasarlayacağız ve keşfedeceğiz. Bu dönemde samimi ve kontrollü ortamlarda (birbirimizin alanına ve ihtiyaçlarına saygılı olarak) içten, derin, keyifli birlikteliklere yer vermeye başlayacağız. Teknolojinin sunduğu çözümlerle toplantılarımızı, eğitimlerimizi, birlikteliklerimizi online bir platforma taşımaya özen göstereceğiz. Birlikten doğan güce inancımızla, samimi birlikteliklere önem veriyoruz ve sizlere değer katmaktan keyif alıyoruz.

Fırtına dindiğinde ve havaya kalkan tozlar yere indiğinde yenide yeniyi müzakere etmek, paylaşmak, birlikte gelişmek ve büyümek üzere her daim sizlerleyiz.

Sağlıcakla kalın, sevgiyle harmanlanın…

Joint Idea kurucu ortağı,
Eda Çarmıklı