Integrity dilimizde “tamamlanırlık, bütünlük yada onurluluk, dürüstlük” olarak tanımlanmakta. Ama gerçek anlamına inersek “kendine dürüst bir şekilde yaşamak” ta diyebiliriz. Kimse sana bakmazken yaptıkların ve oluş halin diye de ifade edebiliriz.

Dışarıda kendini ifade etmeye niyet ettiğin erdemli duruşunu, yaşama nezaketini ve hassasiyetini yalnızken, hiçbir göz sana bakmazken de uygulayabiliyor musun?

Sözün, duruşun, niyetin, hareketlerin yaşamın her alanında bir mi?

Net, dengede, dürüst ve alçakgönüllü müsün?

İşte aslında integrity bu. Tamamlanmış ve bütün olmak. İçindeki her parçayı görmüş, kabul etmiş ve dönüşmesine izin vermiş olmak. Kendine dürüst bir şekilde yaşamak.

Joint Idea ile yollarım kesiştiğinden beri tek net durduğum bir duruş var. Yazılarımızda, sözlerimizde, iletişimimizde hep sevgi lisanı kullanmak ve kurban lisanına alan açmamak. Kimileri tarafından yargılandım belki de. Kelimelerimiz çok ezoterik, güncellikten uzak ve hayalperest geldi belki. Tek niyeti “başka bir dünya mümkün”ü fısıldamak olan bizlerin geleneksel yaklaşımla ve korku kelimeleri ile seslenmemizin beklenmesi mümkün değil kanımca. Kendi bütünlüğünü yakalamaya niyet etmiş bizlerin inandığımız dünyanın lisanı dışında hitap etmemiz “integrity” kavramı ile ters düşmekte.

İşte bu yüzden bazı kelimeleri özenle dönüştürmeye niyetim. Kendime doğru ve dürüst bir yaşam arzumdan. İnsanlığımız için daha üst kalibre bir yaşam tasarlanabileceğine dair ümidimden. Kendi kabımı genişletmeye niyetim, dönüşümün kendi olmamız gerektiğini bilmemden. Ve işte bu yüzden sözlerime özenim. Dönüşümün kelimelerle, sözlerle başlayacağına inancımdan.

Hadi bugün, sadece bir gün niyet edin. Ağzınızdan kelimeler çıkmadan bir nefes alın ve şu üç süzgeçten geçirin kelimelerinizi;

Doğru mu?

Gerekli mi?

Nezaketli mi?

Sadece bir gün ağzımızdan çıkacak olan kelimelerin frekansına özen gösterelim. Kelimeler sözlenmek mi istiyor ya da sadece düşüncesizce, tepkisel mi geliyor? Evet, asıl olan düşüncelerin akış kaynağını iyileştirmek. Ve fakat, yine de, tercih edip sözlendirmeye geçersek zihnimizi de eğitmeye başlayacağımız kanısındayım. Dudaklarımızın arasından çıkmaya niyet eden o ses nereden geliyor? Zihnimizden mi, öfkemizden mi, yargısal bakış açımızdan mı? Söylemek istediklerimiz doğru mu? Hadi doğru diyelim, gerçekten gerekli mi? Unutma! Ağzından çıkan her ses bir frekans! Ve zaman içinde sende o frekans olmaya başlıyorsun. Başkasına söylediğin o sert, yargısal kelimeler olmaya başlıyorsun. Değer mi kendi akışını ve frekansını kirletmeye? Gerçekten gerekli mi? Hadi doğru ve gerekli diyelim. Son bir süzgece tabi tut bir de… kelimeler nezaket, şefkat ve anlayış barındırıyor mu? İşte o zaman müsaade et sözlensin kelimelerin.

Kelimelerimizi dönüştürürsek zihnimizi dönüştürebiliriz. O çok sesli koro bize hükmetmeyi bırakır, seçen biz oluruz. Yaşamımızı tercihlerimizle şekillendirmeye başlarken dünyada görmeyi ümit ettiğimiz değişimi kendi bedenimizde yaşama geçirmeye başlarız. Ve belki de bizlere sunulmuş bu yaşamı onurlandırmış oluruz. Integrity’de bu değil mi; onurluluk ve dürüstlük. Bu beden içinde, şimdi burada, bizlere bahşedilen hayatı onurlandırmak, hakkını vermek, kendimize dürüst bir şekilde yaşamak.

Hadi gelin bugün, sadece bir gün kelimelerimize özen gösterelim… bakalım sözlerimizle anda anında yaşamımızda neler dönüşmeye başlayacak.